Ad

 

GÜNCEL

FATOŞ ABLA

Tam 19 yıl önce hayatıma girdi...

yaşasın hayat

Anneannem yeni vefat etmiş, beni koruyan kollayan halkalardan biri daha gitmişti. Şaşkındık ailecek.

Geldi o gün evi temizledi güzelce, içine kapanık denebilecek kadar sessiz, günlük parasını alırken çekinecek kadar tokgözlü, eli yandığından bile iş yapmaya devam edecek kadar kendi değerini bilmeyen, hatta hiçe sayan. O gün bugündür hayatımda. Fatoş abla, yardımcım ve destekçim.

Hayatımın ilk çemberinde. Benim burcum İkizler, yükselenim Oğlak. İkizler yanım iletişimi pek sever, esnaf dahil pek çok kişiyle anında sohbete geçer. Oğlak yanım ise seçer eler. Herkesi yakınıma iliştirmez, misal evimin kapılarını çok kimselere açmam, istesem de açamam.

“Bu sene 20.yılımızı dolduruyoruz, bir kutlamak yapsak mı” dedim şaka yollu, “Bir yemek yetip de artar bile” dedi. Şaşırdım mı, hayır. O klasik bir Anadolu kadını; almaktan çok veren, yapıcı, kabullenici, ailenin temel direği. İlkokuldan sonra okumamış, okuyamamış, fırsatı olsa doktor olmak istermiş. Bence çok iyi olurdu, hizmet onun alanı. Zira hayli akıllı, ilaveten insanlara iyi gelen bir enerjisi var.

İstanbul’a geldiğinde henüz 17 yaşındaymış, sevdiğine kaçmışmış. Zeytinburnu’nda gecekonduda başlamış hikâyeleri. İş yok güç yok. Bir kadına karşıdan karşıya geçerken poşetlerini taşımak için yardıma yeltenmiş. Yaşlıca olan hanımın hoşuna gitmiş olumlu tavrı. “Seni bir eve tavsiye edeyim, temizliğe git”, demiş. Ne iyi etmiş. Bir insana kapı açmış.

O gün bugündür çalışıyor, on parmağında on marifet. Kendini her daim geliştiren kişiliği sayesinde, bakanlara yemek ve servis yapacak kadar bilgi ve görgüsünü genişletmiş, emekliliğini elde etmiş, dünyalığını yapmış bu zaman zarfında. Lâkin o hep Fatoş abla. İnsanların baş yardımcısı.

Bazı zamanlar, ilk günkü karşılaşmamızdan bahseder gülüşürüz. Patlıcanmış ilk yemeğimiz, Japon sandığından bendenizi pek konuşmamışmış. Neler yaşadık, duvarlar dile gelse anlatsa. Beraber büyüdük biz bu yollarda :) Kâh tartıştık, kâh dertleşip ağlaştık karşılıklı. En sevdiğimiz şüphesiz çay saatlerimiz. Günün yorgunluğunu atıp haftanın kritiğini yaptığımız zamanlar...

YILIN İŞ KADINI

Özellikle iş veya ekonomi dergilerinin kapaklarında ödül almış kadınlara bakarım, babasından veya kocasından kalan işi yönetmeyi bilmiş, popüler ailelerin kızları. Zaten bekleneni bu değil mi? İşi çekip çevirmeleri. Yurt dışında piyasalara açıldılar, bir dünya markası yarattılar ya da işi 40 kez büyüttüler de biz mi bilemedik?

Elbette iyi bir yönetici olmak taktire şâyân. Lakin bence imkânsızlıklardan imkân yaratmak asıl mesele. Ben basında çalışsam, devasa sıçrama kaydetmiş sıradan insanları bulur, onları ödüllendirirdim. Hepimize inanılmaz birer örnek olsunlar diye.

Bu ‘Yılın İş Kadın’ı ödülü bence senin, senin gibi kadınların, yoktan var eden, hayatları kolaylaştıran, en ufak fırsatı dahi altına dönüştürebilenlerin. Çünkü en kıymetli şey emek şu fâni dünyada...



0

Hiç yorum yok

Yorum Gönder

blogger
Portakalın Bilgeliği © all rights reserved
made with by Alpha