Ömrümde hiç bu kadar sıcak ve nemli bir yaz görmemiştim, ya siz? Gelmesini dört gözle beklediğimiz “yaz” âdeta gitmek bilmedi.
Yaşla beraber tahammüller azaldığından mı, yoksa güneşteki patlamaların
tavan yapmasından mı nedir, küresel ısınmanın hızlanmasıyla beraber, bu yaz sıcaklarda
bana bir hâller oldu. Uzun bir girizgâh yaptığımın farkındayım, ancak aşağıdaki
yazı, tam da böyle bir günde ortaya çıktı.
Fonda Emre Altuğ’un “Sıcak daha da sıcak olacak” parçasının çaldığını
hayal edin. Bendeniz klavyenin başına oturmuş, evde açılabilecek her kapı ve
pencereyi açmış, buna rağmen tek bir esintinin insafına kalmış bir biçimde aklıma
geldikçe yazdım, yazdıkça güldüm, hayal gücüm sağolsun, sonuna kadar saçmalama
lüksümü kullandım. Bir ferahladım, sormayın gitsin.
Benim için bu sıcaklarda her bir gün nerdeyse tıpkısının aynısı olarak
cereyan ederken; günler geldi gözümün önüne, bir bir. Serap değildi, vallahi.
Düş dünyamın bir oyunuydu sadece. Hepsi bir burcun karakterine bürünmüş, sanki
“Şeyda, o kadar da aynı değiliz, hakkımızı yeme” der gibiydiler.
Dilerseniz burçlara hiiiç inanmayıp, burcu sorulduğunda somurta somurta “öküz
burcundanım” diye cevap verenlerden olun, dilerseniz gününüzü astrologlara
danışmadan geçirmeyen biri olun, huzurlarınızda hoş görünüze sığınarak
paylaşıyorum yazımı. Adı geçmeyen burçlar lütfen kusura bakmasın, üzgünüm hafta
sadece “yedi gün”, yazıdaki burç sahipleri de lütfen alınmasın; burçların
bendeki iz düşümü tahmin edeceğiniz üzere tamamen subjektif.
Pazartesi: Tam bir Balık burcu. Kafası
karışık. Deve kuşu misâli kafasını kumlara gömmek ister. Kimse onu görmesin,
mümkün olsa yataktan çıkmazdı ama nerde? Bir cigara tüttürebilse,
bağımlılıkları tavan yapmış, hep aşina olduğu depresif havalar bu gün azami
yoğunlukta. “Aman bana bulaşmayın, bulaşanın kafasını kırarım.” Demese de bu
bakışlarından belli. Bu günün mottosu “dağınık kafa”.
Salı: İşte Oğlak burcu. Geçen haftanın
ajandası derlenir toplanır, yapılanın üzerine çizik atılır, yapılamayan
itinayla bu haftanın ajandasına kaydırılır, bu hafta ile güzel bir şekilde
koordine edilir. Günün mottosu “şimdi sorumluluk zamanı”.
Çarşamba: Terazi, dengeli, o gün çalışma tam
randımanında, ilaveten sosyalleşmeler başlar hafiften. Belki bir sergi+pub,
belki bir café+sinema. İnsan hayattan keyif de almalı, biraz da estetik, belki
öğle tatilinde 2 gündür uğrayamadığı kuaförüne koşturacak, azıcık güzellik
herkese lazım, hem kime zararı var öğle molasındaki kaçamağın? Adildir de,
haftasonunu saymaz isek haftayı tam ortadan böler. Günün mottosu “hafta
ortası”.
Perşembe: İşte bir Başak. Hafta bitmeden
yapılacak işleri toparlamalı, evin içi 3-4 gündür çok dağıldı, hemen
düzenlemeli. Gömlekler renklerine göre asılmalı, her şey daha bir titiz olmalı.
Ev ve iş dengesini tutturmalı. Bazen bunu takıntıntı haline getirmeli. Mottosu
“mantığa davet”.
Cuma: İşte İkizler, tam çalışmaya
ısınmıştı ki, hafta bitivermesin mi? Böyledir İkizler, banyoya girmek bilmez,
girse çıkmayı unutur. Tatile gitmek zoruna gider, gidince dönmek istemez. Hayli
kararsız ve bir o kadar da matrak. Kutuplar arası gider-gelir, gider-gelir de
hiç yorulmaz. Mottosu “ama böyle de olmaz ki”.
Cumartesi: İşte huzurlarınızda tam bir Boğa.
Hayattan keyif alınmalı, ancak Terazi tadında değil, entellektüel keyiften öte
öyle bir keyif ki dibine kadar yaşanan, misâl insan ölecekse yemekten ölmeli şu
dünyada. Geç uyanmalar, TV karşısında pineklemeler, mükellef bir kahvaltı,
insan bu dünyanın, toprağın tadını çıkarmalı. Öğleden sonra ya en yakın AVM’ye
dalmalı, parfüm falan almalı veya Maslak’ta ormana koşturmalı, doğada
salınmalı, bir mangal tezgâhı kurmalı, yemeli içmeli, bazen nerede uyuduğunu
bilmemeli. Mottosu “yaşasın hedonizm”.
Pazar: Biraz Yay, biraz Akrep. Neden mi
Yay, anlatayım? Ordan oraya savrulan enerjisi olur Pazarların, tatilin son
günüdür, insan çok şey yapmak ister. Bir yandan derinleşmek, hafta içini gözden
geçirmek; öte yandan başka kültürlerle ilgilenmek, belgesel tadında bir şeyler
izlemek, biraz kitap okuma-yoga- meditasyon gibisinden içine dönmek. Akrep
enerjisi de yoğundur, neden bilmez sokmak ister, içindeki sıkışıklığı nasıl
atacağını bir türlü bilemez, bazen başka birine laf sokarken bulur kendini,
bazen kafasında kurduğu türlü türlü senaryolarla âdeta kendi kendini sokar.
Aynı zamanda, fırsat tanınırsa, en derin tefekkürlerin dolayısıyla Akrep
tadında en derin dönüşümlerin de günüdür. İçe dönme, yalnızlık günüdür. Birçok
yer ya kapalı veya yarı zamanlı açıktır. Herkes evlerine çekilir. Pazar, yaz
günlerinin bile kışıdır. Mottosu “Sıkı can iyidir, çabuk çıkmaz”.
Sizce günler burç olsa veya herhangi başka bir şey, belki de yedi renk (kırmızı,
turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivert ve mor), ne olurdu?
Son olarak, burcunuz ne olursa olsun, havanız iyi olsun (her anlamda)...
Hiç yorum yok
Yorum Gönder