Yaşam canımızı acıtır mı?
Yazı serime devam
ederken, ilk kez bir kelimeyi tam manâsıyla derinden tecrübe edeceğimi nerden
bilebilirdim?
Almanca kökenli
bir kelime olan Welt (dünya) schmerzen (ağrı-acı), sanırım bir çoğumuz için şu
anki hislerimize tercüman olmakta. Dünya ağrısı veya acısı diye kısaca tercüme
edebileceğimiz bu kelime; acının ve hüznün katmerlisini ifade eder. Bireyin,
beklenmedik bir anda karşısına çıkan sarsıcı bir üzüntü veya acı olayının
ürettiği bir durum karşısında, hem kendi yetersizliğinden (melankoli) hem de
dünyanın mevcut koşullarındaki yetersizliğinden dolayı hissettikleridir.
ETİK-ERDEM-DEĞERLER
Bu deprem felâketinde,
enkaz altında hayatını kaybetmiş çocuğunun yanına çöküp, elini sıkı sıkı tutup
bırakamayan bir babanın fotoğrafı, eminim benim gibi bir çoğumuzun hafızasında
yer etti. Yeri gelir, bir fotoğraf karesi
çok şey anlatır; üzerinde yüzlerce kelime yazsak yası, çaresizliği, donup
kalmışlığı, ebeveyn olmayı sanırım daha iyi vurgulayamazdık.
Belki de bu
fotoğraf, yılın fotoğrafı ödülünü alacak, ardından “en anlamlı” kareydi
denecek, kimbilir? Beni rahatsız eden, babanın haber yapıldığından ne kadar haberi
vardı? Niyetimiz iyi bile olsa; başkalarının acılarını yansıtırken fütursuzca
davranıyor olabilir miyiz? Yasa ne kadar saygılıyız? Kendimize yapılmasını
istemediğimiz şeyi başkalarına yapıyor muyuz?
Geldik mi yine
etik konusunda, ne kadar etiğiz, ne kadar erdemliyiz? Belki de sahadaki
muhabirlerin en büyük ikilemidir; haber yapmak ile yardım etmek arasında kalmak,
anı yakalayıp basına servis etmek ile bir durmak...Paylaşmak, ama neyi nereye
kadar?
Dikkatinizi
çekerim, Buddha, kendisine aydınlanmaya gelen öğrencilerine Erdem Yolu denen
vaazlarında uzun yıllar boyunca sadece
güzel ahlâktan bahseder. Herhalde bir bildiği vardı diyeceği geliyor insanın.
Yine bir gazetede
irkilerek okudum, bir banka kocaman bir ilanda, rakamın altını çize çize şu kadar
para yardımı yaptım diyor. Yineliyorum, belki de amaç iyi, motivasyon yaratmak.
Lâkin sormak isterim sizlere, bunun için başka bir yol yordam bulunamaz mıydı?
Hani sağ elin verdiğini sol el bilmeyecek miydi? Biz o toprakların çocukları
değil miydik?
Zor günlerden
geçiyoruz. İnce ayrımlarda sınanıyoruz. İçimde bir dünya sancısı ile soruyorum,
sadece soruyorum...